Kıymetli okuldaşım, İTÜ Birliği Derneğinin son genel kurulu 25 Mart 2018 tarihinde yapılmıştı. Serap Şemsi Çatalpınar’ı tekrar başkan yapmak üzere düzenlenen bir hukuk ve hak ihlali tragedyası şeklinde cereyan eden genel kurulun iptali için 28 Mart 2018 tarihinde dava açmıştım.
Davanın durumuna geçmeden önce; size biraz bilgi vermek istiyorum. Biliyorum bir çoğunuz güzide üniversitemizden mezun olan bizlerin üye olduğu, 100 yıla yakın tarihi olan çınar ağacı niteliğindeki bu dernekte dava olayından hoşlanmıyorsunuz. Emin olun; ne dava açmak, ne de davalarda savunma yapmak özellikle hukuk kurumunun çok zayıfladığı Türkiye’de hiç hoş bir şey değil.
Önce sizlere, özellikle büyüklerime, neden dava açtığımı açıklamak istiyorum. Size yanlış bilgiler veriliyor, bu yanlış bilgilerin kaynağı da doğrudan Serap Şemsi Çatalpınar. Ben 25 Mart 2018 tarihindeki seçimlerde taraf değildim, aday değildim, iki grupla da bir bağlantım yoktu.
Ancak;
-
- genel kuruldan bir gün önce diploma kontrolü bile yapılmadan, Şemsi Çatalpınar’ın eşi Nurcan Çatalpınar’ın yönetici olduğu şirkette çalışan 32 kişinin Derneğimize üye yapılarak genel kurulda oy kullandırılması, (Bay Çatalpınar genel kurul kürsüsünde 32 kişi değil 4 kişi diyerek bunu kısmen onaylamış kabul etmiştir)
- divan başkanının “bu 32 kişinin genel kurulda oy kullanmasına karşı” muhalefet şerhi koyduğum konuşmama engel olması, ifade özgürlüğümü engellemesi,
- mali raporların eksik sunulması,
- genel kurula katılan delegelere kimlik kontrolü yapılmaması,
- gizli oy kullanma bölmesinin olmaması,
- gizli oy ilkesine aykırı davranılması,
- oy pusulalarının kimlik kontrolü yapılmadan delegelere verilmesi ve elden ele dolaşması (video görüntüleri mevcut ve dava kanıtı olarak mahkemeye sunulmuştur)
- kapalı zarflarda Serap Şemsi Çatalpınar tarafından elden verilen oyların olması (video görüntüleri mevcut ve dava kanıtı olarak mahkemeye sunulmuştur),
- oyların kullanımı sırasında kimlik kontrolü yapılmaması,
- en önemlisi “fark 32 kişiden az çıkarsa ben istifa edeceğim” diyen Serap Şemsi Çatalpınar’ın fark 3 çıkınca pişkin pişkin teşekkür konuşması yapması gibi nedenler bir araya gelince dava açmaya karar verdim.
Yaşamımda çok inandığım bir ilke var: “Küçük pislikler temizlenmeden büyük pislikleri temizlemek mümkün değildir”.
Bu türlü haksızlıklara müsaade edersek, sonucu işte ülkenin bugün düştüğü çıkmaz olur.
Tekrar söylüyorum, ben aday değildim, ama aday olmaktan daha büyük bir unvana sahibim. Ben bir Teknik Üniversite mezunuyum.
Bu güzide kurumun diplomasını taşıyan bu kadar saygın insanın üye olduğu bir dernekte böyle bir hukuksuzluk olacak da buna nasıl müsaade edeceğiz?
Yakışır mı bize kıymetli okuldaşım!
Evimizin önünü temiz tutacağız, yoksa mahallemiz, şehrimiz ve ülkemiz pislikten kurtulamaz.
Ben Yüce Önderime Gençlik Andında ne söz verdiysem onu tutmaya çalışıyorum.
Ne yapacağız yani, İTÜ Birliği Derneği seçimleri bu kadar hukuksuz yapılacak, “canım bana ne” mi diyeceğiz?
Ne yapacağız yani, dernek başkanı genel kuruldan bir gün önceki akşam 32 kişiyi derneğe üye yapıp oy kullandıracak, yönetim kurulu üyelerinin haberi olmayacak ve kendisi yönetim kurulu karar defterine bunu işleyecek, biz de “bana ne beni ilgilendirmez” deyip oturacak mıyız?
Üstelik “bu 32 kişinin eşinin yöneticilik yaptığı şirkette çalıştığını duyduğumu ve bu konuda kendisinin açıklama yapması gerektiğini” kürsüden söylememden sonra, Bay Çatalpınar’ın çıkıp, utanmadan sıkılmadan, “32 kişi değil 4 kişi” demesinin ardından Bayan Çatalpınar seçimi 3 kişiyle kazanacak, ben de seyir mi edeceğim?
Üstelik, eski bakanların, genel müdürlerin, iş adamlarının, bürokratın, saygın mezunların olduğu bir genel kurulda başkan elinde oy zarfları üyelere gidip “bunu atacaksınız” diye zarf verirken, üstelik bunu utanmadan sıkılmadan göstere göstere yaparken, ne yapacağım, “ben aday değildim, bana ne” mi diyeceğim?
Sevgili okuldaşlarım bize ne oldu? Bu bize reva mı? 247 yıllık bir Çınarın meyveleri olan bizlere yakışıyor mu? Ben kendime yakıştıramıyorum. Kim ne yaparsa yapsın, ben hukuki hakkımı bir yurttaş olarak ülke Anayasasının verdiği çerçevede kullanacağım. Kimsenin bana bu nedenle gücenmesi doğru değil diye inanıyorum. Herkes kendi vicdanında tartabilir.
Dava açma nedenim buydu…
Bir sonraki yazımda davanın gelişimine ilişkin güzel haberleri sizlerle paylaşacağım!
Çok yakında…
Bizi izlemeye devam ediniz…
Ali Nihat YAZICI
Elektronik ve Haberleşme Mühendisi (481.5)