10/04/2018

İTÜ’lü Olmaya Yakışmayan (3) – Teknik Üniversiteli Arıdır!

Teknik Üniversiteli olmak bir ayrıcalıktır – A.Nihat Yazıcı

Yalçın ağabeyimiz, Pertevniyal Lisesi mezunuydu, bizden iki yaş büyüktü. Biz Lise ikideyken, bir gün okula geldi.

Ben devlet lisesi olmasına karşılık bana göre en iyi matematik öğretmenlerinden birisi olduğuna inandığım Necla Şahin‘in öğrencisiydim. Necla hanım büyük bir öğretmenlik aşkıyla, yaklaşık 30’dan fazla öğrencisini özel olarak bir kuruş ücret almadan, her gün okul bittikten sonra saat 16:00’dan 19:00’a kadar üniversiteye hazırlıyordu.

Yalçın Ağabeyi o davet etmişti. O da Elektronik ve Haberleşme Mühendisliğinde okuyan bir Teknik Üniversiteliydi…

Bize verdiği mesaj çok açıktı…

 “Teknik Üniversiteli olmak ayrıcalıktır”

Koşa, koşa gittim Teknik Üniversiteye, ilk tercihimdi..

O yıl (1981) Pertevniyal Lisesi Teknik Üniversiteye girişte rekor kırdı.

Ne mutlu bana ki, kızım Eylem Ekin de İTÜ’de okuyor artık, çünkü aile olarak İTÜ’de okumanın ayrıcalık olduğuna inanıyoruz.

Biz buna inanarak, bu anlayışla okuduk bu üniversitede. Bu anlayışla yetiştik.

İTÜ bize altın bilezik verdi. Yaşamımızda sahip olduğumuz bir çok şeyin dayanağı oldu.

Ben de bu okulda bana verilenlere karşı, bir sorumluluk olarak  bir şeyler yapmaya çalışıyorum.

Bu nedenle Ankara’ya gelir gelmez İTÜ Birliğe gitmeye başlamıştım yıllar önce. Üye olabildiğim ilk gün üye olmuştum. Neredeyse 23-24 yıl oldu.

Eee yani sıra artık bizdeydi, öyle ya, İTÜ’lü olmak ayrıcalık ise, o ayrıcalığa sahip birisi olarak, bize de özveride bulunmak, aldığımıza karşılık bir şeyleri geri koyacak şekilde çalışmak düşmez mi?

İTÜ mezununa vermek yaraşır. Ülkesine, ailesine, çevreye, mezun olduğu üniversitesine…

Bu mantıkla yani vermek üzere çalışan İTÜ Mezunları Derneğimiz; son dört yılda 1 öğrenci yurdu, kampüs içinde sosyal tesis, Minyatürk’te Taşkışla ve Maçka binalarının maketi, mezunlar meydanı, ayda 320-350 öğrenciye burs, 1200 öğrenciye Mentörlük, İTÜ Spor Kulübü Satranç Takımına destek vermek gibi işler yaparak Üniversitemize ve eğitime katkıda bulunmaktadır. Mentörlerden birisi de benim. İTÜ’lü olmanın ayrıcalık olduğunu çocuklara anlatıyor, ellerinden tutup yol gösteriyoruz. Son yıllarda, imkanları daha fazla olan mezunlarımızın İTÜ’ye ve Teknokent’e 80-100 milyon $ bağış yaptığı söyleniyor. Bu rakamlar MIT ve Harward gibi saygın Amerikan Üniversitelerinde yılda 500 milyon ile 1 milyar ABD Dolarını bulabiliyor.

İTÜ Mezunları Derneğine her yıl yeni üyeler geliyor. Aidatlarını ödüyor, sorumluluklarını yerine getiriyor. Çoğu genç ve yönetimi de çok genç. Bize dönüp bakıyorum, emekli olmamdan bu yana 4 yıl geçmiş, bana genç deniyor…

Karşılaştırdığımda, ölçme üzerine eğitim almış bir mühendis olarak daha neler görüyorum, son üç yılda: “sadece almak üzerine hesap yapan bir İTÜ Birlik yönetimi”…. Genel Kurulda kürsüye çıkıp, bir mektup okunuyor.  Efendim bir mezun ağabeyimiz varmış İstanbul’da, bir araya gelip oyun oynayacak yer bulamıyorlarmış, Demir Yollarının mekanlarına mecbur kamışlar.

Bir de bunu kürsüden işmiş gibi okuyan, bunun için Rektörlüğü ve Mezunlar Derneği’ni suçlayan bir Başkan.

Duyduğumda çok üzüldüğüm bir haber ise, Birliğin eski başkanının İTÜ Vakfı Genel Kurul toplantısında aynı mektubu okuduğu… Ne günlere kaldık…

Yani, Rektörümüz, Senatomuz, bilim insanlarımız, mezunlar derneklerimiz, geleceğimiz olan çocuklarımızın eğitim kalitesinin artırılarak çağdaş iyi bir eğitim ve yurt ile sosyal mekanlara kavuşması, ekonomik sıkıntı çeken öğrencilere burs bulunması, bilimsel gelişim sağlanması gibi dertlerimizi bir kenara bırakıp; bu üniversiteden mezun olmuş, çalışmış, kazanmış, emekli olmuş mezunlarımıza oyun oynayacakları lokal temin edecekler.

Emeklilerimizin buluşacakları, vakit geçirecekleri mekanlara tabii ki gerek var ve sağlayalım. Yanlış olan bunu Rektörlükten ve Mezunlar Derneğinden bekliyor olmak…

İTÜ’lü olmaya yakışmayan bir bakış açısı. İçime sindiremiyorum, ya siz!

Ali Nihat Yazıcı

Elektronik ve Haberleşme Mühendisi (1985)